Akyaka

Gökova varyantının başlangıcından 1 km kadar ötede Akyaka köyü mimarisi yönünden görülmeye değer bir özellik taşır.

Akkaya tarihi Ula ahşap mimarisini yeni yapılarda yaşatmaya çalışan güzel örneklerin doğa güzellikleriyle Nail Çakırhan Usta’ nın kendisi için yaptığı ev ve sanat galerisi görülmeye değer mimari eserdir.

Köy sakin, sahili neşelidir. Balığı boldur. Otel ve pansiyonları, lokantaları vardır. Özellikle azmağında, sazlıklar arasında güzel servis veren balık restoranları bulunmaktadır.

Akyaka aynı zamanda çevresine dağılmış, ancak dikkatle bakıldığında görülebilen antik İdima kenti kalıntılarının da bulunduğu tarihi bir köşedir.

Gökova körfezinin bittiği yerde, 1000 m.lik Sakartepe dağı ile kuzeyden, Gökova ovası ile güneyden kuşatılan Akyaka, bu konumu ile belki de Türkiye’nin en güzel yerlerinden biridir. “Gökova” ovasının sazlıklarına gelen yüzlerce değişik kuş çeşidi ile Akyaka ziyaretçilerine unutulmaz manzaralar sunar.

Antik çağlardan beri üzerinde yerleşim olduğuna inanılan bu topraklarda Akyaka günümüzde yakın yıllara kadar gözlerden uzak küçük bir balıkçı köyü olarak varola gelmiştir. Akyaka’nın “keşfi” ise 1970’lere dayanır.

O yıllarda çok küçük çaplı da olsa, bir turizm faaliyeti başlamıştır.
Çıvar il ve ilçelerden gelen ziyaretçiler ile, büyük şehirlerden kaçanlar, Akyaka’nın bakır doğasına, yazın bile hiç kesilmeyen tatlı meltemine akın etmeye ve yavaş yavaş Akyaka’da yazlık evler, turistik tesisler inşa etmeye başlamışlardır.

Ve sonunda, 1980’lerdeki turizm patlaması ile birlikte Akyaka da bir patlama yaşamış, bugünkü  “turistik belde” görünümünü almıştır. Yerli ve yabancı turistleri Akyaka’ya çeken “atraksıyonlar ” içinde “Kadın Azmağı”nın sevimli konukları olan su samurlarını da (lutra lutra) unutmamak gerekir.

Ayrıca Akyaka’nın güneyinde yer alan “Gökova” sazlığının göçmen kuşları, flamingolar ve pelikanlar da Akyaka’ya ayrı bir güzellik katarlar. Akyaka’nın kuzeyindeki Sakartepe ise “yamaç paraşütçüleri” için biçilmiş kaftandır.