Turunç

Turunç Ege’ nin Akdeniz’ e kavuştuğu bölgede, Türkiye’ nin güneybatı ucundaki Bozburun Yarımadası’ nın kuzey doğusunda küçük bir belde. Güney Ege’ nin irili ufaklı adacıklar, fiyortlarla bezenmiş, yamaçları sandal ağaçları, zeytinlikler ve çam ormanlarının yeşil dokusuyla örtülü nefes kesici coğrafyasının en güzel koylarından biri olarak tanınıyor.

Batıda 920 metrelik Palamut Tepesi, güneybatıda 817 metrelik Eren, güneyde ve kuzeydeki 350 şer metrelik Yumru ve Mersinli Tepelerinin oluşturduğu havza doğuda Ege Denizi’ nin nefes kesici güzellikteki manzarasına açılıyor ve aşağıda, kapalı bir yay formunda Turunç Koyu’ nu oluşturuyor.

Marmaris Körfezi girişindeki Keçi adası, Aksaz Körfezi, Yılancık Adası, Ekincik Koyu, Dalyan Deltası ve İztuzu Plajını izleyip Göcek’ ten Fethiye’ ye ulaşan kıyı şeridinin koy ve burunları ile arkalarındaki Gölgeli Dağların uzantıları, Turunç tepelerinden izlenebilen bu muhteşem manzaranın öğeleri. Marmaris Körfezi’ nin dışında, açık denize bakan ilk koy oluyor Turunç.

Karayoluyla 9 km uzaklıktaki İçmeler’ e ve 19 km uzaklıktaki Marmaris merkezine ulaşım, düzenli şekilde karşılıklı sefer yapan minibüs ve dolmuş tekneleriyle sağlanıyor. Dalaman Havalimanı 110 km, Bodrum Havalimanı 170 km uzaklıkta.

Turunç’ un dünü ve bugünü: Herodot’ un aktardıklarına ve yörede Rodos Birliği dönemi ören yerlerinde bulunan yazılı belgelere dayanarak Bozburun Yarımadası’ nın antik çağda “Loryma Yarımadası” olarak adlandırıldığını biliyoruz.

Yarımadanın güneybatısında, doğal liman niteliğiyle stratejik değeri yüksek bir askeri üs olarak bilinen Loryma kalesi bulunuyor. Günümüzde Loryma Limanı “Bozukkale Koyu” olarak adlandırılıyor.

Milattan önce 3500 yıllarında Girit’ ten gelerek tüm Güney Ege Bölgesi’ ni işgal eden Karyalılardan sonra, yöre bir süre Mısır, Asur, İyon, Dor, Lidya ve Pers hegemonyasında kalıyor ve Büyük İskender’ in Persleri yenmesiyle yeniden Karya denetimine giriyor.

Milattan önce 140 yılında Rodos’ taki Romalı Generallerin istilasına uğrayan yöre, Roma İmparatorluğunun bölünmesiyle 13.Yüzyıla kadar Bizanslıların denetimine geçiyor. Menteşeoğulları ile başlayan Türk egemenliği, 1450 yılında yörenin Osmanlı İmparatorluğu sınırlarına dahil edilmesiyle neticeleniyor.

Loryma Yarımadası’ nın her köşesinde antik çağın izlerine rastlamak olası: Loryma, Syrna, Kastabos gibi ören yerleri yanısıra Turunç’ a 4 km yakınlıkta, küçük bir burnun üstünde bulunan Amos, Rodos Birliğinin en önemli üç yerleşim biriminden biri olarak biliniyor.

Her ne kadar Amos’ ta günümüze dek kapsamlı bir arkeolojik çalışma yapılmamış olsa da, 1950′ li yıllarda İngiliz arkeolog George E. Bean’ in satıh araştırmalarına dayanan, kentin gelişmiş sosyal-ekonomik yapısına dönük ilginç belgeler mevcut.

Amosluların gelişmiş bir toprak ve tarım reformu olarak tanımlanabilecek düzenlemeler uyguladıkları bildiklerimiz arasında. Yamaçlarda düz, ekilebilir arazi kazanmak üzere yapılmış taş teraslama duvarları, deniz tabanında ve hemen hemen her inşaatın temel kazısında bulunan amfora parçaları Amosluların yoğun bir şekilde bağcılık yaptıkları ve şarap ürettiklerini gösteren günümüzdeki kanıtlar.

Görüldüğü gibi, binlerce yıldır değişik ulusların yoğun ilgisini çekmiş, beğenisini kazanmış, dünyanın cennet köşelerinden biri olan yöremizi, otelimiz Loryma Resort’ un da katkısı ile dünya halklarına tanıtabilmekten büyük bir mutluluk duyduğumuzu bu olanakla ayrıca belirtmek istiyoruz…

20. Yüzyılın başında Torosların Anadolu eteklerinden kopup batıya doğru göçen yörüklerin bir kısmı, başlangıçta Turunç Koyu ve çevresindeki tepelerde, birbirlerinden 6-7 km uzaklıkta, yakın akraba bir kaç ailenin oluşturduğu küçük obalar kurarak yerleşik düzene geçiyorlar. Zamanla, Osmaniye Köyü adı altında, Turunç’ un da dahil olduğu, değişik isimlerdeki 15-16 mahalleyi kapsayan bir mülki idare birimi oluşturuluyor.

Yörenin yeni ahalisi geleneksel uğraşları olan keçi beslemek yanısıra, adaçayı, defne, kekik, keçiboynuzu gibi orman ürünleri toplamak, küçük düzlüklerde ziraat, balcılık, balıkçılık gibi yeni uğraşlarla da tanışınıyorlar. 50′ li yıllarda zeytin üretiminin teşviki kapsamında yabani zeytinliklerin köylülere dağıtılması ile zeytinyağı ve sofralık zeytin üretimi de ivme kazanıyor.

70′ li yıllarda Marmaris’ in turizm sektöründeki ilk deneyimleri, günübirlik tekne turları yapan turist gurupları ile Turunç’ a da sıçrar. Turunç Plajında kum banyosu yapan, kıyıdaki basit restoranlarda köy tavuğu yiyen turistler yılın 2-3 ayıyla sınırlı da kalsa Turunç tablosunda bir yenilik, Turunçlular için de ek bir gelir kaynağı oluşturmaya başlarlar.

Turunç mahallelikten köy statüsüne terfi eder. 1976 yılında Marmaris-Bozburun yolundan bir sapakla Turunç’ a indirilen orman yolu ile köyün Marmaris’ e karayolu bağlantısı sağlanır. Büyük kentlerimizden gelip, yörenin güzelliklerine gönül bağlayan bir çok doğa dostu, üçer-beşer göçmeye başlarlar Turunç’ a. İlk pansiyoları, 80′ li yılların başında ilk “turistik oteller” izler.

Turunç, 4 yıldızlı otellerden, sempatik pansiyonlara kadar her kategoride hizmet veren tesislere sahip, belediyesi, sağlık ocağı, eczaneleri, butikleri, restoran ve barları olan bir turistik beldedir artık. Turizm sektörü Turunçluların ana geçim kaynağı olmuştur ama, Turunç’ u Turunç yapan doğal güzelliklere saygıyla dolu bir çevre bilinci ve turiste bir konuk gözüyle bakan Anadolu İnsanı’ nın sıcak misafirperverliği değişmeyen temel değerler olarak kalmıştır.

Mavi Bayrak Kampanyası: Turizm Sektörünün dinamizmi ile kısa bir sürede gelişen, özellikle yaz sezonunda giderek artan bir nüfusa hizmet vermek konumunda kalan Turunç’ un başlangıçta karşılaştığı sorunlardan en büyüğü alt yapı yetersizliği olmuştur. Özellikle turizm işletmelerinin çoğalmasıyla artan atık suyun Koyun tertemiz deniz suyunu olumsuz etkilemesi tehlikesi ivedi çözülmesi gereken sorunların başında yer almıştır.

1992 yılında “Turunç Mavi Bayrak, Çevre Koruma ve Turizmi Geliştirme Derneği” adı altında köyün tarihindeki ilk sivil toplum örgütü kuruluyor. Çevre dostu işletmeler ve kişilerin özverili çalışmalarıyla Turunçlular kanalizasyon şebekesini döşeyip koydaki tüm işletme ve konutları şebekeye bağlamayı başarıyorlar.

“Vatandaş-Devlet el-ele” şeklinde adlandırılan model kapsamında Turizm Bakanlığı’ nın da katkısı sağlanarak, atık su terfi hattı ve biyolojik atık su arıtma tesisi de tamamlanarak devreye sokuluyor. 1996 yılında atık su sorunu çözüldükten sonra, ülkemizde Türkiye Çevre Eğitim Vakfı “TÜRÇEV” in yürüttüğü Mavi Bayrak Kampanyasına aday olan Turunç, şart koşulan diğer kriterleri de yerine getirerek Türkiye’ nin Mavi Bayrak’ la ödüllendirilen ilk koylarından biri oluyor.

Küçük bir köyün kendi olanaklarıyla gerçekleştirmesi gerçekten zor olan bu başarılı çalışma ile Turunçlular ülkemizdeki ilklerden birine imzalarını atmış olmaktan, benzeri bir çok belde için olumlu bir örnek oluşturmaktan kollektif bir kıvanç duyuyorlar.

Merkezi Kopenhag’ da bulunan Avrupa Çervre Eğitim Vakfı “FEEE” nin denetiminde yürütülen Mavi Bayrak kampanyası, rekreasyon amaçlı kullanılan deniz, göl suları ve plajlarının tüketici çıkarları açısından sağlıklı ve güvenilir olmasını sağlamak için gereken kriter ve koşulları saptıyor ve haber vermeden yapılan kontrollarla denetliyor.. Kampanya koşullarını yerine getiren plaj ve marinalara bir yıl geçerli olmak koşulu ile Mavi Bayrak gönderiliyor.

Turunç Koyu’ nun belirli noktalarından 15 günlük aralarla periyodik olarak alınan su örneklerinin analiz değerlerinin “FEEE” tarafından saptanmış normlardan düşük olması; denizde yüzen kişiler için yeterli genişlikte bir şeridin tekne trafiğinden şamandıralı bir halatla ayrılarak yüzenlerin güvenliğinin sağlanması; plajı kullananlar için yeterli sayıda tuvalet, soyunma kabini, telefon, çöp kutusu, genel enformasyon panosu vb.donanımın bulunması; can kurtarma görevlisi, ilk yardım ekibi ve bir ambulansın hazır tutulması gibi daha bir çok koşulu yerine getiren Turunçlular, Mavi Bayrağı her sene yeniden plajlarında dalgalandırmaya devam edeceklerine inanıyorlar.

Mavi Bayrak Kampanyası kapsamında kurulan dernek bugün artık Turunç’ ta toplumsal sorumluluk bilincinde tüm kişi ve işletmelerin bir araya geldiği, yörenin sosyal, ekonomik ve kültürel sorunlarını sırtlayan, projeler geliştiren, katılımcı, aktif bir forum. Her Cumartesi saat 15:00 de Fidan Restoran mekanlarında yapılan dernek toplantılarına ilgi gösteren herkes katılabiliyor.